Subscribe to Updates
Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.
What's Hot
Yazar: admin
Ormanın birinde sıradan bir gün başlıyormuş. Güneş, doğudan karanlıkların üzerine doğup her yanı aydınlatmış. Sabahın seherine uyanan hayvanlar, Güneş’in vurması ile vücutlarında ince bir sıcaklık hissetmişler. Bu durumun ortaya çıkması ile yatmaya devam eden her hayvan yerinden doğrulmaya ve güne aktif bir şekilde başlamaya çalışmışlar. Ağaçların sık olduğu bir noktada kendisine uygun bir gölgelik bulan zeki tavşan, sırtını ağaca dayamış bir vaziyette dinleniyormuş. Aradan belli bir süre geçtikten sonra önünden ağır ağır ilerleyen bir kaplumbağa görmüş. Kaplumbağaya selam veren tavşan onunla iddiaya girmek istemiş. Kaplumbağa ilk etapta bu isteği geri çevirmiş. Fakat tavşan oldukça ısrarcı olmuş ve kaplumbağa dayanamayıp kabul…
Bir zamanlar, insanlık tarihinin çok eski dilimlerinde zekâ ve akıl birlikte bir yolculuğa çıkmışlar. Akıl ve zekâ sahip oldukları özellikler bağlamında birbirlerini çok iyi tamamlıyorlarmış. Akıl, doğru ve yanlışı olanı ayırt edip görüş bildirirken; zekâ ise bir olayı anlama, ilişkileri kavrama, yargılama ve açıklayarak çözme yeteneği ile ön plana çıkmış. Akıl ve zekâ her zaman birbirlerine ihtiyaç duyan iki sıkı dost gibilermiş. Fakat bir gün araları limoni olmuş ve yolları ayrılmış. Zekâ, her zaman olduğu gibi zekâsına güvenmiş; akıl ise tıpkı zekâ gibi aklına güvenmiş. Zekâ, akıl olmadan da yaparım diye düşünmüş. Akıl da aynı şekilde zekâ olmadan yaparım diye…
Bir zamanlar kasabanın birinde oyuna oldukça meraklı olan bir topluluk varmış. Bu toplulukta yer alan bireyler her gün kendi aralarında bir oyun oynayarak yarışırlarmış. Her oyun sadece bir kez oynanıp oynanan oyun, kazanan kişiler arasında bir daha oynanmazmış. Kaybeden kişiler ise en son oynadıkları oyunu oynayarak yola devam ederlermiş. Oyun içinde, oyunun sahip olduğu tüm kurallara riayet edilirmiş. Kural ihlali yapan her oyuncu oyundan diskalifiye edilirmiş. Bu cezanın bu denli ağır olmasının sebebi, bu tür hileli ve aykırı davranışlara hiç kimsenin tenezzül etmesine müsaade etmemek içinmiş. Bu nedenle oynanan oyuna ait tüm kurallar katı bir şekilde uygulanırmış. Oyuncular, oynadıkları kategorilerde…
Bir zamanlar uzak ülkenin birinde, ormanın hemen yanı başında bir köy varmış. Bu köyde sadece annesi ile hayatına devam eden bir çocuk varmış. Bu çocuk hem çok çalışkan hem de çok zeki bir kişi imiş. Bu özelliğinden dolayı ona “zekâ küpü” denilmeye başlanmış. Birçok kişi içinden çıkamadığı bir durum ile karşı karşıya kaldığında hemen soluğu bu çocuğun yanında alıyorlarmış. Bu çocuk da kendisine başvuran kişilere pratik ve hızlı çözüm önerileri sunarak onlara yardımcı oluyormuş. Bir gün bu çocuğun bu köyden ayrılması gerekmiş. Bunu duyan bütün köy ahalisinin morali altüst olmuş. Bu çocuğun her daim yanlarında olmasını istiyorlarmış. Fakat çocuğun da…
Bir varmış bir yokmuş. Şehrin birinde insanları ciddi anlamda spora teşvik eden bir futbol kulübü varmış. Bu futbol kulübü, futbol oynayarak kaliteli ve verimli zaman geçirmek isteyen herkese kapılarını ardına kadar açıyormuş. Bu futbol kulübüne yeni kayıt yaptıran her sporcu adayından tek bir şey isteniyormuş. İstenen şey de tam olarak “istikrarlı olmak ve söylenileni yapmak” şeklinde imiş. Bunun haricinde başka bir kural yokmuş. İstikralı olan ve söyleneni yapan herkes, tüm kurallara uymuş sayılıyormuş. Futbol kulübüne kayıt yaptırarak bu kulübün bir parçası olan herkes, düzenli bir şekilde antrenmanlar yaparak istenilen seviyeye ulaşıyormuş. İstenilen seviyeyi yakalayan her sporcu, kazananlar kulübünün bir parçası…
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde… Bilinmedik uzaklara yolculuk eden bir bilge varmış. Bu bilge adam, gittiği her yerde belli bir müddet konaklar ve bulunduğu yörenin halkı ile vakit geçirirmiş. Onlarla bilgelik üzerine sohbetler eder ve onlara bir şeyler öğrettiği gibi onlardan da yeni bir şeyler öğrenirmiş. Bilge adam, konakladığı yerdeki sürenin dolduğuna kanaat getirdiği vakit o yöreden ayrılmak için hazırlanırmış. Buluşmalar nasıl güzel duyguların oluşmasını sağlıyorsa ayrılıklar da hüzünlü anların ortaya çıkmasına sebep oluyormuş. Böylece hep birlikte hem mutlu hem de hüzünlü anlara şahitlik ederek birlikte geçirilen zamanların kıymetini bilmenin gerekliliğini tecrübe ediyorlarmış. Bilge adam,…
Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, çok uzak diyarlarda içinde bilgelerin olduğu ve bilgelerin yetiştirildiği bir okul varmış. Bu özelliğinden dolayı bu okula “Bilgelik Okulu” derlermiş. Bilgelik Okulu’na herkes elini kolunu sallaya sallaya kayıt yaptıramıyormuş. Bu okula kayıt yaptırabilmek için belli başlı bazı özelliklere sahip olmak gerekiyormuş. Sıradan olmamak ve farklı olmak, bu okula kayıt yaptırmak isteyen kişilerin sahip olması gereken bir özellikmiş. Çalışkan olmak, çabuk pes etmemek ve herhangi bir konu ya da çalışma konusunda istikrarlı olmak aranılan diğer özelliklerden birisiymiş. Bir sorun karşısında pratik ve hızlı çözümler üretmek ve her daim çözüm odaklı olmak…
Her okulun yapısında olduğu gibi çok uzaklarda bir köy olan bu yerdeki okulun yapısında da birbirinden farklı kişiliklerin olduğu farklı öğrenci grupları varmış. Çocuk olmaları sebebiyle her öğrenci yaramazlıklar yaparmış. İşlenen derslerin büyük bir kısmı bu yüzden gürültü patırtı altında geçip gidiyormuş. Öğretmenleri en çok zorlayan konu da bu gürültüyü bastırmakmış. Elbette her öğrenci sanıldığı kadar yaramaz değilmiş. Öğretmeni çok yormayan ve onun istediklerini tam olarak zamanında yerine getiren öğrenciler de varmış. Öğretmenler genel olarak bu tür öğrencilere “aklı başında öğrenci” yakıştırması yaparlarmış. Bu öğrenciler her anlamda hem çok akıllı hem her alanda çok başarılı oluyorlarmış. Alya, tam olarak…
Bir varmış bir yokmuş. Çok uzun yıllar önce şehrin uzak yerlerinde bir yerde, akıl oyunları ile ün yapmış bir okul varmış. Bu okulda oynanan akıl oyunlarına en alt tabakadan en üst tabakaya varıncaya kadar kendine güvenen herkes katılım gösterirmiş. Alanında uzman akademisyenler dahi bu oyuna büyük bir merak salmış. Akıl oyunları, aklına ve zekâsına güvenen herkese hitap ediyormuş. Bu oyunlara katılım için her katılımcının geçmesi gereken bir test aşaması varmış. Test aşamasında istediği sonucu elde edip başarılı olan kişileri ise bir sonraki aşamada son bir mülakat bekliyormuş. Mülakatı geçerek bu konuda başarı sağlayan her katılımcı akıl oyunlarına katılmaya hak kazanıyormuş.…
Zaman, artık okulun son dönemlerine doğru ilerliyormuş. O sıralarda okul genelinde sınıflar arası düzenlenecek olan bir bilgi yarışması hazırlığı duyurulmaya başlanmış. Haberi alan her sınıf öğretmeni kendi sınıfına giderek sınıfın en çalışkan öğrencilerinden bir ekip hazırlama yoluna girmiş. Bilgi yarışması sebebiyle herkes büyük bir heyecan içerisinde imiş. Ahmet, rutin bir güne başlamış ve o her öğrenci gibi her şeyden habersiz bir şekilde sınıfa girmiş. Sonrasında ise öğretmen sınıfa gelmiş. Öğretmen, öğrencileri ile kısa bir konuşma yaptıktan sonra bilgi yarışmasından bahsetmeyi ihmal etmemiş. Bilgi yarışmasına katılacak isimlerin belirleneceğini söylemiş. Bilgi yarışması her sınıftan üç öğrencinin katılımı ile gerçekleşecekmiş. Herkes meraklı ve…