Bir zamanlar, insanlık tarihinin çok eski dilimlerinde zekâ ve akıl birlikte bir yolculuğa çıkmışlar. Akıl ve zekâ sahip oldukları özellikler bağlamında birbirlerini çok iyi tamamlıyorlarmış. Akıl, doğru ve yanlışı olanı ayırt edip görüş bildirirken; zekâ ise bir olayı anlama, ilişkileri kavrama, yargılama ve açıklayarak çözme yeteneği ile ön plana çıkmış.
Akıl ve zekâ her zaman birbirlerine ihtiyaç duyan iki sıkı dost gibilermiş. Fakat bir gün araları limoni olmuş ve yolları ayrılmış. Zekâ, her zaman olduğu gibi zekâsına güvenmiş; akıl ise tıpkı zekâ gibi aklına güvenmiş. Zekâ, akıl olmadan da yaparım diye düşünmüş. Akıl da aynı şekilde zekâ olmadan yaparım diye içinden geçirmiş ve yola koyulmuş.
Zekâ ve akıl, uzunca bir süre iki düşman gibi tavır takınmışlar. Bu sebeple birbirlerine belli bir süre ihtiyaç duymamışlar. Zaman su misali akıp gidiyormuş. Zaman geçtikçe zekâ ve akıl, aslında birbirlerine ne kadar ihtiyaç duyduklarını anlamışlar. Fakat her ikisine de galip gelen taraf guruları olmuş.
Gururlarına söz geçiremeyen zekâ ve akıl, kendilerini yalnızlıklarına hapsetmişler. Yalnız kalmaktan ciddi manada sıkılmış olan zekâ ve akıl, kendilerine başka arkadaşlar bulmak için yola çıkmışlar. Bilmedikleri diyarları ve daha önce hiç görmedikleri yerleri görmüşler. Bu şekilde bir arayış içinde hareket ederek belli bir sürenin geçmesini mümkün bir hale getirmişler.
Aradan geçen her zaman, zekâ ve akla birbirlerine olan ihtiyacı açık ve net bir şekilde ortaya koymuş. Bu ihtiyacı iliklerine kadar hisseden zekâ ve akıl, bu durumdan bir kurtuluş yolu olmadığını anlamışlar. Onlar için tek çare, yine eskisi gibi bir arada yer almakmış. Bunu çok iyi anlamışlar.
Zekâ ve akıl gururlarını ayakları altına almış ve tekrar eskisi gibi bir araya gelmek için aynı anda birbirinden habersiz bir şekilde yola çıkmışlar. Her ikisi yolda ilerlerken bir noktada karşılaşmışlar. Zekâ, hemen söze girmiş ve hatasını anladığını ifade edip özür dilemiş. Akıl da aynı şekilde kendisinin hatalı olduğu söyleyip özür dilemiş. Böylece zekâ ve akıl, kendilerine yakışanı yapmış ve dostluklarına kaldıkları yerden devam etmişler.